<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d35204204\x26blogName\x3dyaramazpazarlama\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dSILVER\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://yaramazpazarlama.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttps://yaramazpazarlama.blogspot.com/\x26vt\x3d4318245672505806429', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe", messageHandlersFilter: gapi.iframes.CROSS_ORIGIN_IFRAMES_FILTER, messageHandlers: { 'blogger-ping': function() {} } }); } }); </script>
 

Çin'den Çevreci Motosiklet

Akaryakıt fiyatlarının her geçen gün daha da fazla artması ve bunun üstüne yaşanan çevre sorunlarının gündelik yaşamımızı olumsuz şekilde etkilemesi nedeniyle her geçen gün; çevreye duyarlı ürünlere olan talep artıyor. Artan bu talep karşısında da, pazarlamacılar sessiz kalamıyor.

Çevreci ürünlere en son örnek, artık dünyanın alternatif üretim sistemleri konusunda uzmanlığını kabul ettiği Çin'den geldi. Dünyanın, adet olarak, en büyük motosiklet üreticisi olan Çin, motosiklet motoru konusunda yıllardır araştırma yaptığını ve bu araştırmaların meyvelerini yavaş yavaş toplamaya başladıkları geçtiğimiz ay başında açıkladı.

Çin'in önemli motosiklet üreticilerinden, Şangai bölgesinde faaliyet gösteren Rieju; biodizelle çalışan motosiklet ürettiğini açıkladı. Bu güne kadar, biodizelle çalışan birçok araçtan bu aracı ayrıştıran özellik, aracın kendi yakıtını üretebiliyor olması.

Firmanın teknolojik gelişimler departmanı başkanı Sun Tzanai, uzun yıllardır bu teknoloji üzerinde çalıştıklarını, ortaya çıkardıkları bu yeni buluşun ilham verici, başta dünya motorlu taşıtlar sektörünü ve daha geniş bir perspektifte; dünya ekonomisini değiştireceğini belirtti. Yaptığı açıklamada "Nasıl Neil Armstrong, aya çıktığında attığı küçük bir adım, insanlık için büyük bir adım oldu; bizim de ürettiğimiz bu küçük motosiklet motoru, insanlık için büyük bir adım olacak. Bu motor sayesinde fosil yakıt tüketimi oratadan kalkacak, daha solunabilir bir atmosfere sahip olacağız. Yaşanan bu değişimin sosyal etkilerini de kısa sürede göreceğiz. Artık petrol için savaşlar yaşanmayacak, uzun yıllardır barışa hasret topraklara barış gelecek. Bu buluşumuz sayesinde dünya üzerindeki her insan, refah içinde yaşayacak." dedi.


Rieju, bulmuş olduğu bu motoru ilk olarak 500cc'lik bir racing modeli olan Rieju DSL500 motorunda kullanmaya karar verdi. Dış görünüş itibarıyle, diğer racing motorlarına benzeyen araç, performans bakımından, benzinli modellerin biraz gerisinde kalsa da, sağlayacağı yakıt tasarrufu bakımından birçok kullanıcının ilk tercihi olacağı kesin olarak değerlendiriliyor.
Dört silindirli DSL500, maksimum 178 km/s hıza ulaşabiliyor. DSL500 modelinin en önemli özelliklerinden biri de, madeni motor yağı yerine, kullanılmış ayçiçek ya da zeytinyağı kullanabilmesi. Bu sayede, doğada litresi 1500 yılda çözülebilen madeni yağların da kullanımı azalıyor.


Bu yeni motorun fikir babası Miazaki Ksonudo, motor için ona ilham veren şeyin, Back to the Future (Geleceğe Dönüş) serisi olduğunu kaydetti. Yaptığı açıklamada "Arkadaşım, Back to the Future serisinin tüm filmlerini indirmiş, sağolsun bir DVD yapıp bana verdi akşam işten çıkarken. İşten eve dönerken, arabamın benzini bitmişti, bir benzinciye uğrayıp yakıt alırken bir anda ufak bir hesap yaptım ve maaşımın yaklaşık onda birinin kendi arabam, eşimin ve oğlumun arabasına aldığımız akaryakıta gittiğini gördüm. İki gece önce de Dicscovery Channel'da, küresel ısınma hakkında bir belgesel izlemiştim. Bu düşüncelerle eve döndüm. Serinin ilk filmini seyrettikten sonra, ikinci filmi seyretmeye başladım. İkinci filmde, Doktor Emmit Brown'un, akı kapasitörünün ihtiyacı olan yüksek gücü bulmak için geliştirdiği yöntemi anlattığı sahnede, Newton'un kafasına elma düşüp yerçekimini bulduğu anı yaşadım. Doktor, çöpten çıakrdığı malzemeleri, blender benzeri bir aletten geçirip enerji elde ediyordu. Ben de artık günümüzde bu teknoloji mümkün, neden bu şekilde enerji üreten bir motor üretmiyoruz dedim. Fikri yöneticilerimle paylaştığımda onlar da çok heyecanlandılar ve bir hafta içinde çalışmaya başladık."dedi.


DSL500, biyolojik atıklardan yakıt üreten bir araç. motorun yan bölümünde kapalı olarak duran blender benzeri hazne içine atılan bioyolojik atıklar, motor tarafından biodizele çevriliyor. Bitkisel yağ, ekmek ve kuyruk yağı gibi kalorisi yüksek maddelerden daha yüksek enerji üretmek mümkün oluyor. Bu konuda yetkililerden, ilginç bir açıklama da geldi: Yerel mutfaklarla aracın uyumluluğu üzerine yapılan araştırmalarda, aracın en çok enerji üretebildiği ilk yemek 16'lı soğan halkalarıyla desteklenmiş, Big Mac menü olurken; tam yağlı süzme yoğurtla sunulan tereyağlı iskender onikinci, kuyruk yağlı acılı Urfa kebap ise otuzuncu sırada yer aldı.

Etiketler: , , , ,

By: Barış Bakır | Pazartesi, Mart 17, 2008 at 10:44 ÖÖ | |

Afrika da Standartlarını Belirliyor


Avrupa Birliği Kalite Sembolü olan "CE" uygulaması, Afrika Ekonomik Birliği olan UEA (Union Economique Africain) sınırları içinde de başlıyor. Birliğin basın sözcüsü Hadjit Maskapor, yaptığı açıklamada "Afrika ekonomisinin, gelişmiş ekonomiler karşısında sürekli ezilmesi dayanılmaz boyutlara ulaştı. Özellikle Avrupa'ya ihraç etmeye çalıştığımız ürünler, Avrupa Birliği kalite standartlarına uymadığı gerekçesiyle CE damgasını alamıyor, dolayısıyla birliğin sınırları içinde satılamıyor. Bunun yanında Avrupa ülkeleri, kendi ülkeleri için satılamayacak kadar düşük kalitede ürünleri bize ihraç etmeye çalışıyorlar. Biz de alternatif yokluğundan dolayı bu ürünleri çaresiz bir şekilde satın alıyoruz. Bu sebepten ötürü, Afrika kalite standartlarını belirlemek için "CA" logosunu ortaya çıkardık. Afrika Ekonomik Birliği ülkelerine ihraç edilmek istenilen ürünler, labaratuarlarımızda test edildikten sonra bu logoyu almaya hak kazanacak ve son tükeiciyle buluşacak. Bu sayede dünyanın, Afrika ekonomisinin gücünü anlayabileceğini düşünüyoruz.

Ancak, dış ticaret otoriteleri ortaya çıkan bu logodan rahatsız. Avrupa Birliği Dış Ticaret Başkanlığı sözcüsü Alain Souchon yaptığı açıklamada, Afrika Ekonomik Birliği'nin kendi standartlarını koymasını saygıyla karşıladıklarını ancak logonun şekil itibariyle biraz müstescen olduğunu, eğer Afrika Ekonomik Birliği'nin, Avrupa'lı ihracatçılara vermek istediği bir mesaj varsa bunu açık açık söylemesi gerektiğini kaydetti.

By: Barış Bakır | Cuma, Ocak 19, 2007 at 10:35 ÖÖ | |

HBO Yerel Değerleri Destekliyor


Televizyon dünyasında hafta hızlı başladı. Sezon başında bundan böyle yerel değerlere önem vereceğini açıklayan Amerika'nın ünlü TV yapım şirketlerinden olan HBO; bu çerçevede birkaç lokal prodüksiyon gerçekleşireceğini ve bu prodüksiyonları dünya çapında yayına sokacağını yeni yayın döneminin başında açıklamıştı. Televizyon dünyasında merakla beklenen haber, dün sabah ajanslara düştü ve HBO, büyük transferini açıkladı: Kandemir Konduk.

Perihan Abla ve Mahallenin Muhtarları gibi Türk mahalle yaşantısını, komşuluk ilişkilerini başarıyla yansıtan yönetmenin işleri, HBO'nun yeni iş geliştirme koordinatörü Richard Dick tarafından keşvedilmiş. Dick yaptığı açıklamada şunları söylüyor: "2003 yılı Noelinde ailemle İstanbul'a gelmiştim. Bir geceliğine Yale Üniversitesi'nden arkadaşım, İstanbul'un önemli girişimcilerinden olan Mehmet Osmanel'in evinde misafir olduk. Mehmet'in eşi Hanife, İngilizcesi yeterli olmadığından dolayı yaptığımız sohbete katılamadığı için biraz sıkıldı ve yemekten sonra izin isteyip televizyon karşısına geçti. Derken, Mehmet haricide ailenin bütün fertlerinin televizyon önünde toplandığını gördüm. Mehmet de pek sıkıntılıydı. Ayıp olmasın diye bizimle oturuyor gibiydi. Sonunda ağzındaki baklayı çıkardı ve televizyonda en sevdiği dizinin başlamak üzere olduğunu söyledi ve o da affını istedi. Bir televizyoncu olarak, bu duruma çok şaşırdım. Ailenin bütün fertlerine bu kadar çekici gelen program nedir, öğrenmem gerekiyordu. Derken ben de TV karşısına oturdum. Zavallı Mehmet, konukseverliğinden ötürü sıkılmamam için tüm programı İngilizce'ye çevirdi. TV'deki program inanılmazdı. O kadar sıcak, o kadar samimi bir programdı ki. Program, Kandemir Konduk'un Mahallenin Muhtarları dizisinden başka bir şey değildi. HBO yönetim kurulunda, yerel değeri yansıtacak dizilerin yeni yayın döneminde gerçekleştirilmesi kararı alındığında aklıma hemen Kandemir Konduk geldi. Çünkü bu işi ondan iyi, ondan sıcak ve samimi, başka kimse yapamaz."

HBO yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, Kandemir Konduk'un yapacağı yeni dizinin eski dizilerine benzeyeceğini, İstanbul'daki bir mahallenin gündelik hayatını beyaz cama yansıtacağını belirtti.

Projenin başarısına göre Lost dizisinin yeni sezonunda bir Türk karaktere yer verilmesi ve Six Feet Under'da Erol Taş'ın Fincher & Sons şirketini satın almaya çalışan taş kalpli milyoner rolünü oynaması olası.

By: Barış Bakır | Salı, Aralık 12, 2006 at 12:20 ÖS | |

Heyecanlanmaya hazır mısınız?


Eski dostlar geri geliyor...
Giderek hareketlenen NexGen pazarında son gelişmenin PlayStation3 olduğunu sananlara bir haberimiz var. Geçmişin en büyük oyun konsolu hatta bilgisayarı C64 yenilenen görünümü, NexGen diye tabir edilen NintendoWii, X BOX 360 ve de piyasaya son çıkan Play Station3 ile yarışabilecek kapasitedeki grafik çözümleri ve beraberinde gelen sürprizlerle yeniden piyasaya çıkıyor.

C64 yerine ?C65? ismiyle pazara hızlı bir giriş yapacağının sinyallerini veren Commodore Ürün Geliştirme Müdürü Tony Stark E3 fuarında yaptığı basın toplantısı ile oyun meraklılarının iştahını kabartacak bazı bilgiler verdi. Son hamle diye tabir edilen Play Station3?ün de satışa çıkmasını beklediklerini, onun ardından kendilerini göstermeyi hedeflediklerini söyleyen Stark, ?Neredeyse 6 senedir üzerinde çalıştığımız bir proje C65. Kim olursa olsun oyun ve bilgisayar geçmişi olan herkesin bildiği ve anlattığı ne kadar hikaye varsa Comodore bunların içinde bir yerlerde...? diyerek C64 ve o zamanların makinelerine duyulan özlemi dile getirdi. ?Buna kayıtsız kalamazdık ve bizi özleyen herkes için çalışmalara başladık? diyen Stark?ın katılımcılara çok büyük bir sürprizi vardı. C64 meraklılarının beklediği daha doğrusu merak ettiği sürprizi açıkladı Stark: C65 kasetlikle geliyordu ve oyun diskleri kasetliklerde çalışabilecek 47GB veri depolayabilen küçük bir harddisk şeklinde olacaktı. ?Kopyacılıkla mücadele için yapmamız gereken sadece bize ait olan diskler üretmekti? diyen Stark, konsolun görünümünün C64?ün aynısı olacağını da söylemeyi ihmal etmedi.

Basın toplantısının ardından IGN muhabirinin sorularını yanıtlayan Tony Stark C65 ile piyasayı sallacayaklarını garantisini verdi.

Ign: Sayın Stark, C65 isminin nereden çıktığını öğrenebilir miyiz? Stark: Bu ismi çok düşündük, ama aslına bakarsanız her zaman gözümünüzün önündeydi, çünkü biz C64?ü yarattığımızda bunun o an için son nokta olduğunu biliyorduk. Şimdi yapacağımız şey de yani C65 bugün, ama sanırım bu biraz uzun sürecek, (gülüşmeler) gelinebilecek son nokta. Yani zamanında yarattığımız efsaneyi sadece bir adım öteye taşıdık. O yüzden de C65 isminden daha iyi bir isim olamazdı.

Ign: Çıkış tarihi belli mi? Stark: 2007?nin 5. ayı olarak belirlenen bir tarih var. Erkene almaya çalışacağız. Hazırlıklarımız sürüyor. Reklam kampanyası çok yakında yayında olacak. Ign: Ortalıkta pek çok dedikodu var. Bunlardan bir tanesi de en az 5 milyon oyun kullanıcısını ilgilendiriyor. Konami ile anlaştığınız ve artık Konami?nin Play Station için oyun üretmeyeceğine dair... Stark: (Gülüyor) Bu dedikoduyu ben de duydum.
Ign: Sanırım bundan bir anlam çıkartabiliriz? Stark: Siz bilirsiniz. Bence biraz beklemenizde fayda var. Çünkü bu duyduklarınızın hiçbir şey olduğunu göreceksiniz. Ign: Bu gizemli konuşmaların bitmesi için beklemekte fayda var o zaman. Biz C65?e dönelim yine. Oyun delileri daha doğrusu C64?ü özleyenler haliyle merak ediyorlar. Çıkış oyununuz nedir? Ya da böyle bir oyun belirlediniz mi? Stark: Green Beret, Yie Ar KungFu, PitStop, Winter Games, Rambo ve River Raid desem... Ign: Yeterli olur sanırım. Hepsi yenilendi ve geliştirildi öyle mi? Stark: Sanırım bugün bu cevabı bir çok yerde yenileyeceğim. Beklemeniz gerekiyor. Ign: Ama biraz da olsa... Yani... (gülüşmeler) Stark: Açılışı GreenBeret?a yapıyoruz. Solid Snake için simdiden çok üzgün olduğumu söylemek isterim. Ardından en çok özlenen C64 oyunlarının inanılmaz yeni versiyonlarını ardarda piyasaya süreceğiz. Sanırım konsol piyasaya çıktıktan 3 ay sonra piyasada 100?ün üzerinde oyun satın alma şansı olacak kullanıcının. Bizim çıkış tarihimizin gecikme sebebi de oyunların hazırlanıyor olması. Ign: Konsol hazır mı yani? Stark: Evet hazır. Geliştirmeler yapılıyor elbette ama seri üretim ve pazara dağıtımı için mart sonunu bekliyoruz. Mayıs ayında da piyasada olacak. Şimdilik oyunseverlere tavsiyem şu yeni nesil konsollarla iyi vakit geçirmeleri, C65 gelene kadar oyalanabilirler. Sonrasında ise herkes evet inanın herkes bu sistemi konuşuyor olacak.

Ign: E3 fuarında basın toplantısı yaptınız. Büyük de ilgi gördü. Orada söyediklerinizden bir tanesi var ki büyük dikkat çekti ve inanın çok konuşuldu. Yepyeni bir veri depolama teknolojisinden söz ediyorsunuz. Kasetlikle beraber gelen konsolun kasetle çalışacağını anlıyoruz söylediklerinizden. Stark: Evet kasetlik konusu doğru. Konsolu iki versiyon seklinde hazırladık. Bir tanesinde kutudan kasetlik çıkıyor. Diğer versiyonda ise oyun kasetleri konsolun içine takılarak oyunlar çalıştırılıyor. Kasetli versiyonla diğeri arasında fiyat farkı olmayacak. Ama kasetli versiyonun şöyle bir artısı olacak. Acaba söylemesem mi? (gülüyor) Kasetlikli versiyonda C64 zamanlarından kalma oyunlar da çalıştırılabilecek. Eskiden yapılan kafa ayarı günlerine küçük bir geri dönüş küçük bir gezi, hatta (gülüyor) sadece bu durum için bile kasetli versiyonda bir tornavida takımı ve kasetlikte kafa ayarı yapma yeri var. Gerekeceğini sanmıyorum ama bilen bilir. Ign: Evet bu gerçekten sürpriz olacak. Peki bu kasetliğin sistemin yeni ve modern tasarımını gölgeleyeceğini düşünmediniz mi hiç? Stark: Yo hayır böyle bir düşüncemiz olmadı, çünkü bildiginiz ne varsa unutun, yepeni, buraya dikkat her şeyi ile yepyeni bir sistem ve konsol olacak karşınızda. Asıl sürpriz konsol çalıştırıldığı an oyunseverlerin konsol sahiplerinin karşılaşacakları ana sayfa. Ve sanırım bunu yayınlamanıza izin verebiliriz. Ign: İşte buna biz başta olmak üzere herkes çok sevinecek...

Herkes gibi biz de merakla bekliyoruz C65?i, umarız en kısa zamanda karşımızda buluruz ve river raid?den, emule soccer?a oynamayı bıraktığımız bütün oyunlara kaldığımız yerden devam ederiz.

By: Erçin Sadıkoğlu | Çarşamba, Aralık 06, 2006 at 3:17 ÖS | |

Kahramanmaraş Dondurması Amerika Yolcusu

Üstün kalite ve lezzetine rağmen dünya markası olmayı rakiplerine kaptıran Türk Kahvesi, Türk Rakısı, Türk Kebabı'nın yeterli düzeyde başarı gösterememesinin ardından, Kahramanmaraş dondurması; dondurmada bir dünya markası olmak üzere kolları sıvadı.

Eylül ayı sonunda Kahramanmaraş'ta gerçekleşen dondurma şenlikleri sırasında düzenlenen sempozyumda, Türkiye'nin en önemli 12 Kahramanmaraş Dondurması üreticisi, yabancı rakiplere karşı iç pazarda nasıl hareket edileceğini, yabancı pazarlarda var olmak için nasıl bir strateji izlenilmesi gerektiğini tartıştılar. Yoğun geçen bu tartışmalar, ilk meyveleri Aralık ayı başında verdi.

Kendisi de bir Kahramanmaraşlı olan New York'lu Türkler Derneği Başkanı Kemal Tırpan, her yıl Nisan ayının üçüncü Pazar günü New York'ta gerçekleştirilen Türk Günü etkinlikleri çerçeveside, New York Büyükşehir Belediyesi başkanı Sam Hill'den özgürlük anıtında, Kahramanmaraş Dondurması'nın promosyonu için etkinlik düzenleme sözünü aldı. Kemal Tırpan, yaptığı açıklamada Türk Ekonomisi için atılan bu önemli bir parçası olmaktan gurur duyduğunu söyledi. Tırpan, New York Büyükşehir Belediyesi başkanı sayın Sam Hill'in de bir Kahramanmaraş Dondurması hayranı olduğunu, bu yüzden Özgürlük Anıtı'nda etkinlik yapma izninin kolaylıkla alındığını sözlerine ekledi.

İtalyan Dondurması'nın bir dünya markası olmasının ardından Kahramanmaraş Dondurması'nın New York'taki Özgürlük Heykeli'nde nasıl bir etkinlik gerçekleştireceği merakla bekleniyor. Kahramanmaraş Dondurması Üreticileri Derneği Başkanı Sami Aktepe, yaptığı açıklamada, bu güne kadar görülmemiş, herkesin imkansız olduğunu düşündüğü bir outdoor reklam uygulamasını Özgürlük Anıtı'nda gerçekleştireceklerini, fakat daha fazla ipucu veremeyeceğini söyledi.

Yaptığı açıklamalarda Kahramanmaraş Dondurması'nı gönülden sevdiklerini çeşitli fırsatlarda açıklamış olan Mick Jagger, Tina Turner, Michael Jackson ve Godzilla'nın da etkinliklere gönüllü katılımı bekleniyor.

By: Barış Bakır | Salı, Aralık 05, 2006 at 9:22 ÖÖ | |

Yu-Ma-Tu'dan sapasağlam ödül

Yu-Ma-Tu hakkında üretilen efsaneleri saymaya kalksak dünyayı birkaç defa döneriz herhalde. Önce Japon zannettik. Sonrasında gerçekliği hala muamma olan Yusuf (bazı kaynaklarda Yunus diye geçmektedir), Mahmut, Tuncer (yine bu da Tuncay olarak bazı kaynaklarda geçmekte olup neyin ne kadar doğru olduğu konusunda en ufak bir bilgimiz yoktur) adlarının ilk hecelerinden oluşmuş, %100 Türk markası olduğu söylendi. İsimlerin doğruluğu konusunda şüphemiz olsa da %100 yerli bir marka olduğu artık bilinen bir gerçek. Her zaman dar gelirlinin, üniversiteyi yeni kazanmış ailesinden ayrı hayat kurmaya hazırlanan öğrencilerin dostu oldu. Bugün televizyonsuz ev yoksa onun katkısı yadsınamaz. Uzakdoğu'dan gelen bilumum elektronik markalarına karşı ülkemizi tek başına savundu. Ama hiçbir zaman hak ettiği değer verilmedi ona. Sony diye tutturduk, sonrasındaki i-Pod çılgınlığına ise hiç mi hiç girmek istemiyorum. Adını ilk defa duyduğumuz Çin malı mp3'lerle beraber unuttuk gittik onu. Oysa yerli malı haftalarımız vardı bizim, Konya da Türkiye'nin buğday ambarıydı.

İşte tam Yu-Ma-Tu efsanesini unutmuşken uzak değil Almanya'dan güzel bir haberle sarsıldık, titredik ve kendimize geldik. Almanya'nın en çok satan gazetelerinden Bild'in düzenlediği "Erste Traditionell Festigkeit Wettbewerb" adlı yarışmada Yu-Ma-Tu en sağlam marka seçilerek Avrupa Kupaları'nda sapır sapır dökülen futbol kulüplerimizin yerine gururumuz oldu. Bild'in Ödül ve Organizasyondan Sorumlu Başkan Yardımcısı Tim Heppke yaptığı açıklamada "Böyle bir yarışma yapmaya evime yeni aldığım televizyonumun bizim 5 yaşındaki yaramaz tarafından düşürülmesi ve televizyonun haşat olması neticesinde karar verdim" diye belirtti.

Yarışma nasıl gerçekleşiyor, sorusuna ise Heppke "Önce belirlediğimiz markalardan televizyonları ya da müzik seti vb. eşyaları alıyoruz. Onu yine tarafımızca belirlenen ızbandutlar dediğimiz bir grup arkadaş tarafından kırılıyor, parçalanıyor, tekmeleniyor. Tüm markalar ızbandutlarımız tarafından haşat edilirken bir markaya, Yu-Ma-Tu'ya ne yaparsak yapalım, o en az hasarla çıkmayı ve her seferinde çalışmayı başardı. Haliyle de birincilik ödülünü kendisine verdik gitti" diye yanıt verdi.
Yu-Ma-Tu'nun kazanmasının kendileri için sürpriz olduğunu dile getiren Heppke evinde bundan sonra Yu-Ma-Tu'dan başka hiçbir markayı sokmayacağını ifade etti ve "Yu-Ma-Tu ile ne kadar gurur duysanız azdır" dedi.
Biz de yaramazpazarlama ekibi olarak bu gurur ve onurla Yu-Ma-Tu ile bir görüşme yaptık. Görüştüğümüz Yu-Ma-Tu Ar-Ge sorumlusu Armağan Gergin, ödüle şaşırmadıklarını, bunun uzun yıllara dayanan Ar-Ge çalışmaları neticesinde gelen sonuna kadar hak edilmiş bir ödül olduğunu ifade etti. "Ar-Ge faaliyeti olarak neler yapıyorsunuz?" sorumuza Gergin, "Şimdi bizim insanımız bildiğiniz gibi televizyona ya da müzik setine, mp3'üne bir şey olduğu zaman tamirci, servis çağırmak yerine sağına soluna vurarak çözüm bulur ya, İşte biz de bu yüzden sağlam elektronik cihazlar üretmek zorundaydık. Bunun neticesini aldık ve böylece -Bir Türk kadar kuvvetli- sözünü tekrar Avrupa'ya altın harflerle yazmış olduk" diye ifade etti düşüncelerini.

Futbol takımlarımız Avrupa'da nal toplarken Yu-Ma-Tu ödülleri toplayıp geliyor. Daha nice başarılara Yu-Ma-Tu diyoruz. Gururumuz oldun, göğsümüzü kabarttın.

By: hippypotam | Pazartesi, Kasım 27, 2006 at 12:16 ÖÖ | |

Brüksel Lahanasına Tarık Mengüç Aşısı!


Şakşuka adlı eseriyle yerli patlıcan üreticisininin yüzünü güldüren ünlü sanatçı Tarık Mengüç'ün başarısı, uluslararası pazarlama çevrelerinin dikkatini çekmekte gecikmedi. Belçika'da yapılan araştırmalarda yeni kuşakların Brüksel lahanasına karşı negatif algılara sahip olması, buna karşılık brokoliyi daha sempatik buluyor olmaları ülkedeki yetkilileri bu konuda birşeyler yapmak gerektiği noktasına getirdi. Endişe verici bu rapor üzerine
Belçika Tarım Bakanlığı ve Belçika Lahana Üreticileri Birliği yetkilileri ile bir araya gelen Mengüç "Sorunun değil, çözümün bir parçası olmak için buradayım. Artık şarkılarımı Brüksel lahanası için söyleyeceğim." dedi.


Basın toplantısında söz alan
Belçika Lahana Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Nathalie Delbouille, "Brüksel lahanası pişerken çıkan hoş olmayan kokular yüzünden gençler, artık bu güzel sebzeyi evlerinde pişirmez oldular. Halbuki lahana suyuna koyulacak bir kaşık sirke ile bu problemi çözmek mümkün. Üstelik Brüksel lahanasının o kendine dönük hali, top halinde oyulmuş patates ve havuçla kusursuz bir üçlü oluşturuyor. Brokolinin bu kompozisyonda yeri yok." dedi. Belçika Tarım Bakanı Dirk van Braeckman ise "Belçikalıların Brüksel lahanası yerine brokoliyi sofralarında baş tacı etmeleri , ülkenin hem mutfak kültürünü hem de tarım ekonomisini olumsuz etkiliyor. Danışmanlarımız Türkiye ve Tarık Mengüç dosyasını önümüze koyduğunda açıkçası sonuçlardan çok etkilendik. Önce yalnızca danışmanlık hizmeti alarak Belçikalı bir sanatçı ile çalışmayı düşündük ancak Tarık Mengüç gibi bu konuda uzman olmuş bir profesyonelin kitleleri etkileme tecrübesinden yararlanma fırsatını gözardı edemedik. Hurşit Yenigün ve Arajman Grubu aracılığı ile kendisine ulaştık. Kendisi projemize olumlu yaklaştı, sıkıntılarımız anladı ve yardımcı olabileceğini söyledi. Geldiğimiz noktada Tarık Mengüç şarkılarını artık Brüksel lahanası için söyleyecek diyebiliriz. Tarık Bey'e ve Valon, Flaman, Afrika kökenli ayrımı olmaksızın tüm Belçikalılara hayırlı olsun" dedi.

Konu ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz
Kuştepe sakinleri ise Tarık Mengüç ile gurur duyduklarını, bunun Serhat'ın Anderlecht transferini gölgede bırakacak büyük bir gelişme olduğunu söylediler. Uzmanlar ise doğru celebrity seçimi ve titizlikle hazırlanmış bir stratejinin neler yapabileceğini hep birlikte izleyeceğimizi belirterek bunun bir case study olarak pazarlama literatüründe yerini alacağının altını çizdiler. Avrupa Birliği Tarım Kooperatifleri Birliği (EUACU) yetkilileri, Brüksel lahanasını yeniden sevdirmeye yönelik bu pazarlama planını parmesan peyniri, kuşkonmaz, malta eriği gibi diğer Avrupalı ürünlerde de uygulamak üzerine harekete geçtiler. YaramazPazarlama ekibi olarak bu konudaki gelişmeleri raporları ile birlikte önümüzdeki günlerde tekrar gündeme getireceğiz.

By: domestos | Cuma, Kasım 17, 2006 at 1:37 ÖS | |